Yükleniyor...

Başarılı bir trade hayatı yolunda alışkanlıkların rolü

Sisteme sürekli olarak sadık kalmak mümkün mü?

Sisteme sürekli olarak sadık kalmak mümkün mü? Birkaç gün yaptıktan sonra tekrar aynı yere döneceğim hissine kapılıyorum, ne yapmalıyım? Gerçekten bir gelişme kaydediyor muyum? Sürekli tekrar ediyorum fakat henüz neden para kazanamıyorum? Alışkanlık süreçlerine dair serimizin son yazısında bu gibi sorulara yanıtlar vereceğiz.

“Sizi mahveden hiçbir zaman ilk hata değildir, onu takip eden tekrarlı hatalar sarmalıdır. Bir şeyi bir kez kaçırmak kazadır. İki kez kaçırmak ise yeni bir alışkanlığın başlangıcıdır.”

İlk olarak mükemmeliyetçiliği bir yana bırakmak zorundasınız. Alışkanlıklarınızı her gün yapamayacağınızı ya da her gün yapsanız dahi aynı kalitede sürdüremeyeceğinizi kabul etmelisiniz. Bazı günler çok sıkıcı geçerken bazı günler çok daha verimli geçecektir. Hasta olduğunuz ya da acil çıkan sebeplerden dolayı yapamayacağınız günler olacaktır. Ataş tekniğini anlatırken bahsettiğim üzere yapmadığınız günler için kendinize ceza vermek keyfi ertelemelerin önüne geçebilir. Tekrar edemediğiniz günler için kendinize yeni çözümler de üretebilirsiniz. Örneğin ben yapamadığım günler olması durumunda hafta sonu yapamadığım günleri de dahil ederek çalışmayı tercih ediyorum. İki günü atlamak zorunda kaldıysam hafta sonu rutinime o günlük çalışma saatlerini de dahil ediyorum.

Alışkanlıkları tekrarlamanın yadsınamaz önemi

Mükemmeliyetçiliğe dair temel sorunlardan birisi en iyi yaklaşımı bulmaya çalışırken eylemin kendisinin gerçekleştirilememesidir. Ben “Yeterince iyi, en iyisidir” felsefesini benimseyerek yaptığım tüm işlerde mükemmeli hedeflemek yerine elimden gelenin en iyisini yaparak akışına bırakmayı tercih edenlerdenim. Söylemde kalmak, hatasız bir iş çıkarmaya çalışmak, eyleme dökememek kişiyi ötelemekten ve başarısızlıktan kaçmaktan öteye götürmemekte. Hareket halinde olmak bir şeyleri hallettiğimizi hissetmemizi ve sanki eyleme geçmiş gibi kendimizi kandırmamızı sağlar. Öte yandan en mükemmeli hedeflerken eyleme bir türlü geçemiyorsanız “-mış gibi yapmak” sonucu değiştirmeyecektir. Yapılması gereken alışkanlığı tekrarlamaktır. Her tekrarla birlikte nöral bağlantılar güçlenir ve sıklaşır, beyin yapınızın o kısmı ilgili faaliyette etkin hale gelmeye başlar ve ilgili davranış giderek otomatikleşmeye ve daha iyi hale gelmeye başlar.

Ritüelleri unutmayın

İkinci olarak motivasyon ritüelinin önemini bir kere daha vurgulamak istiyorum. Motivasyon ritüeli yalnızca kendinden sonraki eylemleri etkilemez, aynı zamanda kendinden önceki süreci de etkiler. Örneğin ben, sabahki kahve ritüelimi gerçekleştirmek için çoğu zaman güne dinç bir şekilde başlarım. Yalnızca sabahki ritüeli gerçekleştirecek olmak bile bazı günler daha hevesli uyumamı ve uyanmamı sağlar. Ritüelimi gerçekleştirdikten sonra ise motivasyonun yanı sıra vücutta salgılanan dopamin hissi de artış gösterir çünkü güne “başardığınız” bir eylemle başlamış olursunuz. Bu da sonraki eylemlerinizi gerçekleştirmeniz için gerekli enerjiyi size sağlayacaktır.

Üçüncü olarak alışkanlıkların ve tekrarlı bir şekilde yapılan işlerin dezavantajlarından çok getirilerini ve kazançlarını vurgulamak yapılan şeyi cazip kılmayı sağlayacaktır. Örneğin spor yapmayı “yorucu ve sıkıcı” olarak tanımlayan bir kişiyle “enerjisini ve dayanıklılığını artırdığını, kendisini güçlendirdiğini” ifade eden bir kişinin aynı davranışı sürdürme olasılığı aynı olmayacaktır. Değişimi başlatan ögelerden bir diğerinin de dilimiz olduğunu unutmayalım. Kendinizi hem teknik hem de temel analiz açısından geliştirmek ve finansal okuryazarlığınızı artırmak uzun bir yolculuk. Muhtemelen emeklerinizin karşılığını birkaç sene sonra alabileceğiniz bir yolculuk. Dolayısıyla çerçevelendirmenizi oyunun sonuna yönelik yapmaktansa sürecin kendisine yönelik yapmalı: Entelektüel, finansal, psikolojik ve daha birçok açıdan ne kadar gelişmeye başladığınızı fark etmelisiniz.

Tüm bunlardan hareketle sürecin kendisine odaklanabilmenin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha görüyoruz. Bunu sağlamanın en etkili yolu ise ilerlemenizin aşamalı bir şekilde gerçekleştiğini ve her gün, bir önceki günden daha da önde olduğunuzu fark etmeniz olacaktır. Buna yönelik bir alıntı ve bir metafordan bahsedeceğim.

Başarıya bir anda ulaşmak mümkün mü?

Sosyal reformcu olan Jacob Reese ilerleme süreçlerini “Hiçbir şey işe yaramıyormuş gibi göründüğünde, gidip önündeki kayayı parçalamaya çalışan bir taş kırma makinesine bakarım. Belki de bir çatlak bile oluşmadan yüz kez darbe indirmek zorundadır. Ancak yüz birinci darbede taş ortadan ikiye ayrılır ve ben bunu başaranın son darbe değil, öncesinde inen darbelerin hepsi olduğunu bilirim” şeklinde açıklamıştır. Hiçbir zaman başarıya bir anda ulaşamazsınız, öncesinde daima bir süreç bulunmaktadır. Şu an bu satırları okuyabiliyorsanız ilkokuldayken harfleri tek tek öğrenerek, sonra hecelemeye başlayıp kelimeleri okumaya başlamanız sayesinde olduğunu hatırlamalısınız.

Çok çabalamanıza rağmen başarıya henüz ulaşamadığınızı düşünüyor olabilirsiniz fakat bu oldukça anlamsızdır. Bunu da buz metaforuyla açıklayalım. Odada bir buzun olduğunu düşünün, -5 derecedeki bu buzun yavaş yavaş ısındığını hayal edin. -4, -3, -2, -1 derken – 0.5 derecesine kadar gelmiştir. Nasıl ki -0.5 derecede buzun erimesini bekleyemiyorsanız henüz hazır değilken başarıya ulaşamadığınız için bırakamazsınız. 4.5 derece ısındıktan sonra 0.5’lik bir yolu daha gitmek sizi erimeye (yani başarıya) götürecektir. Onun yerine yola ve verdiğiniz emeğe odaklanmak, sergilediğiniz ilerlemenin ne kadar kıymetli ve önemli olduğunu fark etmenizi sağlayacaktır. Belki birçok kişi tek bir günde başardığınızı düşünecek fakat siz, gerideki yolu düşündüğünüzde bunun sürekli emek sonucu olduğunu bileceksiniz. Unutmayın ki yerinizde saydığınızı düşünseniz dahi tekrar ettikçe ve alışkanlıklarınızı sürdürdükçe öğrenmeye, gelişmeye ve daha da iyi olmaya devam ediyorsunuz.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.