Yazı serimizin altıncı bölümünde kişilerin neden kendisinin farkında olması gerektiğinden, farkındalık süreçlerinin trade ve yatırım hayatına yansımalarından, süreç boyunca deneyimlenen şeylerden çıkarılan derslerin öneminden ve uzun vadeli yansımalarından bahsedeceğim.
Kendinizin farkında olarak trade atmalısınız: Yeni başlayan çoğu kişinin düştüğü en büyük hatalardan birisi kendisini sorgulamadan, nasıl bir profili olduğunu gözlemlemeden ve farklı zaman dilimlerinde işlem almayı deneyimlemeden rastgele bir şekilde hareket etmesi, öğrendiği yöntemleri her zaman diliminde uygulamaya çalışmasıdır. Örneğin ben kendimi “scalp trading” için uygun görmüyorum çünkü işlem anındaki iniş çıkışlar beni fazlasıyla yormakla kalmıyor, psikolojimi ve duygu durumumu da o anlarda yönetemiyorum. “Swing trade” attığım zamanlarda ise oldukça iyi ve rahat hissediyorum, çünkü hem zaman dilimi açısından daha geniş hem de taşıması daha rahat geliyor.
“İyi ki satmışım” demek yeterli
Buradan “Kötü olduğunuzu düşündüğünüz noktaları es geçmelisiniz” gibi bir anlam çıkarılmasın. Örneğin “scalp trade” açısından kötü olduğumu düşünsem de düşük zaman aralıklarında (LTF) özellikle 15 ve 30 dakikada testler atmaktayım. Benim için hâlâ daha zorlayıcı olsa da test sonuçlarımı kaydederek yaptığım hataları (Disiplin, hafıza ve başarı: Trade Günlüğü üzerine) inceleyip tekrarlamamaya çalışıyorum. Örneğin son test sonuçlarıma göre kazanç oranı açısından yüksek zaman aralıklarındakiyle (HTF) LTF’de benzer oranlarda olduğumu fark ettim, bu da scalp işlem alma konusundaki istekliliğimi artırdı.
Geçmişe yönelik yorumlamalardan vazgeçilmeli: Bir işlem kapatıldığı anda o işlemi bir daha geriye alamazsınız. Mesela ETH’nin ATH’a giden yolculuğuna başlamadan önce birçok coin’i neredeyse dipten almıştım ve marketin 2.800 dolar civarından döneceğini düşündüğüm için yine çoğunu yüzde 30 kârla sattım. Sonrasında ise bildiğiniz üzere hepsi yürümeye devam etti. Sattığım için başta üzülmüştüm fakat eğer sattığım yerden düşseydi bu sefer de “İyi ki satmışım” deyip kendimi dünyanın en iyi trader’ı ilan edecektim. Bir şeyi bilmek ile eyleme geçmek farklı şeyler ve kişinin bir şeyi bilip bilmediğini sinyal veren en büyük gösterge işlemde olup olmadığıdır (Biliyordum Yanlılığı).
Başarısızlığı piyasaya yüklemenin manasızlığı
Aldığınız işlemlerin sorumluluğunu almalı, başarısız işlemleri dışsallaştırmak yerine sorgulamayı öğrenmeliyiz: Sosyal psikoloji literatüründe “Kendine Hizmet Eden Atıf Yanlılığı” isimli bir kavram var ve bu kavramın komünitedeki çoğu kişi için geçerli olduğunu düşünüyorum. Kişiler başarılarını içsel, kararlı ve istikrarlı ve başarısızlıklarını ise dışsal, kararsız ve istikrarsız sebeplere bağlamaya eğilimliler. Üniversitedeki hocamızın tanımıyla “100’ü ben alırım, 0’ı hoca verir” mantalitesinin hâkim olduğunu söyleyebiliriz. Yani kişiler başarılarının kaynağını kendisinde ararken, başarısızlıklarını dışsallaştırma eğilimindedir. Doğru yönde bir işlem aldıklarında (başkasından duysalar bile) başarıyı kendilerine atfetme eğilimindeyken, başarısız bir işlem aldıklarında ya işlemin “fake bir hareket” olduğunu, ya bir” manipülasyon” yapıldığını ya da “likidite avı” gerçekleştirildiğini iddia ederler. Halbuki marketin tekil olarak bizim aldığımız işlemlerle hiçbir alakası yoktur. Sizin stop veya likit olup kaybettiğiniz bir noktada başka birisi kazanıyorsa burada sorumluluk dışarı değil, işlem aldığınız yönteme ya da stratejinize atfedilmelidir.
Sorumluluğun dışsallaştırılması ve “Kendine Hizmet Eden Atıf Yanlılığı” içsel iyi oluşumuzu koruması için geliştirmiş olduğumuz evrimsel bir mirastır. Bu sayede aynı zamanda aslında hem benlik saygımızı hem de diğerlerinin gözündeki saygınlığımızı koruyoruz. Örneğin fenomenlerin paylaşımlarına göz atarsanız, özeleştiri yapan kişi sayısının çok az olduğunu, aksine çoğunun hiçbir zaman yanılmadığını ve marketin onlarla uğraştığını düşündüklerini rahatlıkla görebilirsiniz. Özetle olayın temeli tüm sorumluluğun sizin elinizde olduğunu kabullenmekten geçmektedir. Aldığınız kararlardan yalnızca siz sorumlusunuz, marketi ya da takip ettiğiniz kişileri suçlamak hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.
Asıl amaç her deneyimden ders çıkarmak olmalı
Deneyimlerinizden ders çıkarmaya ve uzun vadeli bir bakış açısı geliştirmeye özen göstermelisiniz: Süreç esnasında bazen kazanacak bazen kaybedecek, bazen çok mantıklı davranacak bazen saçmalayacak, bazen kendi bildiğinizi okuyacak bazen de başkalarının aklıyla işlem alacaksınız. Bunların hepsinin normal olduğunu, yeni başlayan herkesin başına geldiğini unutmayalım. Asıl amacımız her deneyimden ders çıkarmak ve bunu amaç hâline getirmek olmalı. Sonuç odaklı ilerlemektense sürecinizi iyileştirmek ve “yeterince iyi” bir hale getirmek amaçlanmalı. Kendi sürecimde yaşadığım bazı olumsuz deneyimlerden bahsederek bunların trade ve yatırım hayatımı nasıl etkilediğini örneklendireyim.
İlk olarak Lithium’da 15x yapmıştım. Açgözlülüğümden ve 100x yapma arzumdan dolayı bekledim. Bu deneyim bana kademeli alım ve satım yapma alışkanlığını kazandırdı.
İkinci olarak PEPE’de aldığım short pozisyonda manuel stoplarım diye düşünerek önceden stop koymamıştım. Yaptığım iki büyük hata mevcuttu. İlki sürekli ekleme yaparak “Buradan düşer” algısına bürünmek ve hem “Batık Maliyet Yanılgısına” hem de “İyimserlik Yanlılığına” kapılmıştım. İkincisiyse aldığım pozu teyitlemek ve yanılmadığımı kendime kanıtlamak için birçok fenomene PEPE hakkındaki fikirlerini sormuştum. Halbuki marketin ne benim ne de fenomenlerin düşünceleriyle herhangi bir ilgisi bulunmamakta. Daha da kötüsü kendi fikrimi onaylayan fenomenlerin düşüncelerini esas alırken long yönlü poz kurgulayanların fikirlerini ise yok sayma eğilimindeydim (Doğrulama Yanlılığı). Bu deneyim bana ilkelerime bağlı kalmanın ve stop loss’un öneminin yanı sıra marketin acımasız olduğunu ve benim duygularımla ilgilenmediğini anlamamı sağladı. Şu anda stop-loss kurgulayamadığım hiçbir işlemi almıyor, başkalarının işlem aldığım pariteyle ilgili fikirlerini umursamıyorum.
Alım satım emirleriyle duygusal davranmanın önüne geçmek
Son olarak İran ve İsrail arasındaki sorunlar ilk başladığında Bitcoin 49.000 dolar civarına bir iğne atmıştı. Ben normalde oyun planımı 48.000 dolar, 42.000 dolar ve 35.000 dolar civarlarında kademeli bir şekilde alım yapacak şekilde kurmuştum. Orada birçok altcoin’de ilk alım emirlerim geldiği hâlde marketin daha çok düşebileceğini düşünerek işlem almadım ve sonrasında market yükselişine devam etti. Bu deneyim bana alım ve satım emirlerimi önceden koymam gerektiğini, takip ettiğim kondisyonlar gerçekleştiğinde marketin beni kötü/iyi haberlerle manipüle edebileceğini ve duygusal davranarak eyleme geçmemi engelleyebileceğini öğretti.
Görebileceğiniz üzere üç farklı deneyimden hareketle sürecimi iyileştirmeye çalışıyorum. Kısa vadede bunu zaman zaman başaramasam dahi uzun vadede başarabileceğime inanıyorum. Trader’lık ve yatırımcılık serüvenimi kısa vadeli kurmak yerine uzun vadeye yaymanın daha doğru olduğuna, şimdi ektiğim tohumların meyvesini ileride verebileceğine inanıyorum.
Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.