Yükleniyor...

Kriptoda neden zarardayken bekliyor, kayıplara alışıyoruz?

Piyasalar sadece rakamlardan ve ekonomik modellerin yansımalarından ibaret değildir; duyguların, algıların ve yanılgıların da rol oynadığı çok oyunculu bir sahnedir. Beklenti Teorisi, yatırımcıların neden zirvede alıp dipte sattığını, neden riskten kaçarken aslında daha büyük riskler aldığını, neden kumar oynar gibi işlem aldıklarını ve önyargılarla hareket ederek kararlar verdiğini açıklar. Bu konuda farkındalık geliştirmek, yatırım süreçlerinde en büyük avantajlardan birini de yanında getirecektir: kendi zihnimizi tanımak. Unutulmamalıdır ki kişilere kayıplar yaşatan şey çoğu zaman piyasanın kendisi değil, içindeki irrasyonel yatırımcıdır.

Kahneman ve Tversky’e göre, Beklenti Teorisi’nin merkezinde bazı bilişsel özellikler bulunmaktadır.

  • Değerlendirme İlkesi (Uyarlanma Düzeyi): Basit ve somut bir örnekle anlatmak gerekirse önünüzde üç su kabı bulunduğunu düşünün. Kaplardan birinde sıcak, birinde soğuk, birinde de ılık bir su bulunmaktadır. Ellerinizi aynı anda sıcak ve soğuk sulara batırdıktan sonra ılık suya soktuğunuzda aynı sıcaklığı hissetmezsiniz. Aynı ısıyı bir elinizde sıcak olarak ötekindeyse soğuk olarak hissedeceksiniz. Yani referans noktalarımızın ne olduğu sonuçlara bakış açımızı ve değerlendirmelerimizi de etkilemektedir.

Aynı örneği iki farklı yatırımcının güncel fiyata yaklaşımı üzerinden de ele alabiliriz. Bitcoin’i 30.000$ seviyesinden alan bir yatırımcı 120.000$’a ulaşmasını büyük bir coşku ve mutlulukla karşılarken, piyasaya çok olumlu bakarken ve daha da yükseleceğine inanabilirken; 120.000$ seviyesinden alan bir kişi aynı duyguları paylaşmayacaktır. Fiyatın 108.000$ civarlarındaki destek seviyesine gerilemesi birisinin kârdan zarar etmesine yol açmasına rağmen elindeki ürünü tutmayı sürdürebilmesini engellemezken; bir diğer kişinin büyük bir zarar hissine kapılarak duygusal kararlar vermesine ve belki de zararla satış yapmasına, piyasaların dolandırıcılarla dolu olduğuna inanmasına ve kandırılmış olduğunu düşünerek yatırım yapmaktan vazgeçmesine yol açabilmektedir. Anlaşılabileceği üzere maliyet noktalarımız bizlere referans oluşturarak fiyata nasıl yaklaştığımızı şekillendirmektedir.

  • Azalan Duyarlılık İlkesi: Hem duyusal hem de varlık değişimlerine dair değerlendirmeler için geçerlidir. Örneğin elinde 1 milyon TL’si bulunan bir kişinin 500.000TL’lik bir kazanç elde etmesiyle 50 milyon TL’si bulunan bir kişinin 500.000TL’lik bir kazanç elde etmesi VEYA 1 milyon TL’si bulunan bir kişinin 500.000TL’lik bir kayıp yaşamasıyla 50 Milyon TL’si bulunan bir kişinin 500.000TL’lik bir kayıp yaşaması aynı sonuçları doğurmayacak, kişilerin duygu, düşünce ve davranışları farklılaşacaktır. Yani içerisinde bulunduğumuz durum, kayıp veya kazançlara dair değerlendirmelerimizi etkilemektedir.

Daha önce bir yazımda da (İntikam trade’inden kaçınmanın yolları) 30.000$ kaybettiği halde eli titremeyen bir arkadaşımdan bahsetmiştim. Ekranda yalnızca sayı gördüğünü ve bu durumun onu etkilemediğini belirtmişti. Halihazırdaki ekonomik durumu, birçok kişinin hayatını değiştirebilecek bir meblağı kaybetmesine rağmen onu etkilememişti çünkü referans noktası çok yüksek bir tutarı içermekteydi.

  • Riskten Kaçınma İlkesi: Evrimsel açıdan bakıldığında kayıplarla kazançlara aynı tepkileri vermemekteyiz. Riskli ve güvensiz bir çevrede yaşayan atalarımız için hayatta kalma başarısı ve üreme olasılığını artırması bakımından tehditleri yakalamak fırsatlara kıyasla çok daha önemliydi. Dolayısıyla kayıplardan doğabilecek olumsuz sonuçlar, kazançlardan elde edeceğimiz olumlu sonuçlara kıyasla bizi daha çok etkilemektedir. Cüzdanımızı etkileyecek kötü haberleri görmezden gelmek veya “manipülasyon” gibi kavramlarla meşrulaştırmak istememiz, zarar kes kullanmamamız, büyük miktarda zararla taşıdığımız coinleri elimizde tutmaya devam etmemiz kaybın sonuçlarını kabullenmek anlamına geldiğinden kaçınma davranışı sergilemememize yol açabilmektedir. Bu aşamada Kahneman ve Tversky yine basit bir problem ortaya atmaktadır.

– Problem 5: Yazı tura atmanız teklif ediliyor. Yazı gelirse 100$ kaybedeceksiniz; Tura gelirse 150$ kazanacaksınız. Bu teklifi kabul eder miydiniz?

Bu soruya verilen yanıtın kişilerin risk algısı ve kararlarını nasıl aldıklarıyla ilgili belirleyici olduğunu vurgulamışlardır. Oynanan bu kumarın beklenen değeri çok daha olumlu olsa da kaybedilecek para birçok kişinin hoşuna gitmez ve kişiler bu kumarı oynamaktan kaçınırlar. Öte yandan aynı soruyu tura gelmesi durumunda verilecek miktarı artırarak (200$, 300$, 400$ gibi artırabiliriz) sormuş olsaydık bu noktada kişilerin katılma oranı değişecektir. Matematiksel açıdan bakıldığında koşula bağlı olarak 100$’lık bir kayıp tek bir tura gelmesiyle rahat bir şekilde telafi edilebilmektedir. Örneğin tura geldiğinde 200$’ın kazanılması koşulunda kişiler 1 defa yazı atmış olsalar dahi ikinci atımlarında tura gelmesiyle 100$’lık bir kâr elde edebilirler. Bunu mantıken RR sistemine benzetebilirsiniz. Arka arkaya 3 işlemde stop olup 3R’lık bir zararda olsanız dahi 5R’lık bir işlemin olumlu sonuçlanması koşulunda hem zararınızı telafi eder hem de 2R’lık bir kazancı cebinize atabilirsiniz. Bana göre Kahneman ve Tversky aynı çalışmaları RR sistemine hâkim olan traderlarla gerçekleştirseydi çok daha ilginç sonuçlara ulaşabilirdi.

  • Olasılık Ağırlığı İlkesi: İnsanlar olasılıkları gerçek değerleriyle değil, sezgisel olarak değerlendirirler. Başkaları tarafından onlara sunulan önermelerden ve duygularıyla temas eden durumlardan hareketle küçük olasılıkları abartırken, büyük olasılıkları küçümseme eğilimine sahiptirler. Örneğin piyango ve şans oyunlarını düşünün. Kişiler çok düşük bir ihtimalle de olsa kazanabileceklerine dair bir umut beslemektedirler. Milyonda bir ihtimalle de olsa milyon dolar kazanma fikri kişilerin duygularını tetikleyerek kazanma olasılıklarını abartmalarına ve “ya kazanırsam” algısına bürünerek piyango almayı veya şans oyunlarına yönelerek “bir sonrakinde” kazanma umuduyla devam etmelerine yol açmaktadır.

Kripto paralar bağlamında da birçok kişinin Bitcoin gibi güvenli limanlardansa (kazanç olasılığı çok daha yüksek olmasına rağmen getirisinin küçümsenmesi) memecoinler gibi düşük olasılıkla da olsa büyük kazançlar getirecek ürünleri tercih etme eğilimindedir. SOL ağındaki memecoin furyasından sonra BNB ağında furyanın tekrarlanması kişilerin bu konudaki yaklaşımlarını bir kere daha göstermiştir. Bir sonraki 100x yapabilecek coini, ihtimal çok düşük olsa dahi, yakalayabilecek olma düşüncesi kişilerin umutlanarak duygusal kararlar vermesine yol açmaktadır. Üstelik tek bir ürün üzerinden elde edilebilecek yüksek kazançların, tüm kayıpları telafi edip üzerine para bırakabileceği düşüncesi bu kararı daha da pekiştirmektedir.

Tüketici davranışlarından kişilerin verdikleri yatırım kararlarına kadar birçok alanda Beklenti Teorisi’nin etkileri görülmektedir. İnsanın doğası gereği rasyonel bir varlık olmaması ve duygusal süreçlerin verilen kararları etkilemesi, önünde ketleyici bir engel olarak karşısına çıkacaktır. Birçok ünlü trader’ın ve yatırımcının “Piyasalara duygusal yaklaşmamalısın”, “Trader olmak istiyorsan duygularını bir kenara bırakmalısın”, “Makine gibi olmak zorundasın” gibi söylemleri kısmen de olsa başarılı bir trade hayatı için gerekli görünmektedir. Rasyonel olmaya çalışmak, küçük ihtimallerin peşinde koşmaktansa matematiksel açıdan mantıklı seçeneğe yönelmek, risk yönetimini yapmak ve finansal okuryazarlığını geliştirerek süreçlerin farkında olarak ilerlemek kişiyi başarıya götürecek temel etkenlerden olacaktır. Kahneman ve Tversky de finans piyasalarındaki uzmanların (başarılı traderlar ve yatırımcılar) her iniş çıkışa duygusal tepkiler vermediğini, kayıplara daha dayanıklı olduğunu ve bundan dolayı başarılı olabildiğini vurgulamaktadır.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.