Sabit bir geliriniz olmadan yatırım yapılabilir mi? Eğer gündelik ihtiyaçlarınızı karşılamak için trade atıyorsanız rahat bir şekilde işlem alabilir misiniz? Aç satıcı ile tok satıcı arasında fark var mıdır? Trade ve yatırım kararlarında istikrarlı bir başarıyı yakalayabilmek için sabit gelirin önemi nedir?
Yatırım yapmaya ve trade atmaya başladığımdan beri, birçok farklı koşulda işlem almayı deneyimledim. Sabit bir gelire sahip olduğum dönemlerde de paraya ihtiyacım olduğu zamanlarda da trade atıp spot alımlar yaptım. Hâlihazırda trade ve işlem günlüğü tuttuğumu önceki yazılarımda söylemiştim. Geçtiğimiz günlerde notlarımı karıştırırken fark ettiğim bir örüntüyü bugün tartışmak istiyorum.
Aldığım yatırım kararları ve attığım trade’lerdeki başarı oranı, işlemde kalabilme süresi, kârlılık miktarı gibi birçok faktörün sabit bir gelirimin olup olmamasından ve yatırım yapma/trade atma amacımdan etkilendiğini tespit ettim. Sonrasında sosyal medyada yaptığım kısa bir araştırmayla bunun birçok kişi için aynı şekilde tekrarlandığını fark ettim. Hepinizin bildiği üzere sektördeki kişilerin bazıları tam zamanlı trader’lık/yatırımcılık yaparken birçok kişi hâlihazırda başka bir işte çalışırken aynı zamanda yarı zamanlı olarak trader’lık/yatırımcılık yapmaya çalışmakta. Ben de ikinci gruptaki kişilerden birisiyim. Sosyal psikolog olmamın yanı sıra aynı zamanda yarı zamanlı olarak trade’ler atmakta/yatırım yapmaktayım.
Bu yazıyı yazma amaçlarımdan ilki aslında birçok kişinin tam zamanlı trader olmanın hayalini kurmasından gelmekte. Gerçekten de tüm zamanınızı kendinizin kontrol ettiği, gününüzü dilediğiniz gibi kullanabildiğiniz, istediğiniz yerden çalışabildiğiniz ve kimseye hesap vermediğiniz bir işinizin olması çok hoş görünmekte. Fakat bu işin de arka planında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu aşamada kişisel deneyimlerimi psikolojik bir çerçeveden anlamlandırarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hazıra dağ dayanmaz
Başlangıçta ben de bir süreliğine tam zamanlı trader ve yatırımcı olmayı denemiştim. Bir yandan spot yatırımlık coin araştırması yaparken bir zamandan da aldığım eğitimlerden hareketle grafiklere çalışıyor ve alabileceğim marjin işlemlere bakıyordum. Kenarda hâlihazırda birikmiş bir param olduğu için rahat takılabiliyordum ve marjin işlemler için toplam kasamın çok küçük bir kısmını ayırmıştım. İlk bir ay her şey yolunda gitmişti, kasamı ikiye katlamıştım fakat sonrasında yaptığım tek bir hatalı işlem en başa geri dönmeme yol açmıştı. Bu noktada hem bir aylık zamanım çöp olmuştu (şu anki bakış açımla çöp olmadığının, deneyim olarak bana geri döndüğünün farkındayım) hem de gündelik ihtiyaçlarımı kenardaki paramdan harcadığım için ayı artıyla kapatamamak beni germişti. Sonrasında biraz ara vererek süreç üzerine detaylı bir şekilde düşündüğümde sabit bir gelirim olmadığı için kenardaki paramdan harcamaya devam edeceğimin ve eğer ayı kârla kapatamazsam kasamın büyümek yerine küçülmeye başlayacağını ve hazıra dağ dayanmayacağının farkına vardım. Belki o aşamada uç bir düşünceydi fakat ayı işlemler açısından nötr bir şekilde kapatsam bile her ay, bir önceki ayın gündelik harcamalarını da kazanmak için uğraşacağımdan stres ve kaygı seviyem de katlanarak büyüyecekti.
Şu anda geriye dönüp baktığımda sabit bir gelir olmadan tam zamanlı trader veya yatırımcı olmanın çok mümkün olmadığını düşünmekteyim. Sabit geliri olmayan kişiler her aldıkları işlemde mevcut işlem yükünün yanı sıra aynı zamanda gündelik ihtiyaçlarını gidermeye ve buna rağmen kasalarını büyütmeye dair ekstra kaygılara sahip olacak. İşlem almanın, işlemde kalmanın ve işlemi doğru noktada kapatabilmenin bile zor ve stresli olduğu bir piyasada bu tarz ekstra yüklerle işiniz çok daha zor olacaktır.
İntikam trade’i
Para kazandığınız sürece her şey yolunda gidebilir fakat öte yandan para kaybetmeye başladığınız noktada, yani gündelik harcamalarınızın yanı sıra işlemlerde de başarısız olduğunuzda hem gündelik ihtiyaçlarınıza dair parayı hem de kaybettiğiniz paraları kompanse etmeye çalışacaksınız. Gelinen bu evrede ise duygusal davranmaya, piyasa yapıcılar tarafından gerçekleştirilen manipülasyonlara daha açık olmaya ve bilişsel yanlılıklara yakalanmaya başlayacaksınız. Çünkü ana arzunuz, kasanızı büyütmenin yanı sıra aynı zamanda kaybettiğiniz paraları da yerine koymak olacaktır: İntikam trade’i. Kenarda tuttuğunuz para azaldıkça var olan kaygı ve stres düzeyi de artacak, bahsettiğim etkilere daha çok maruz kalacaksınız. Dolayısıyla böylesine kritik bir noktada daha dikkatli olmanız gerekecektir.
Sabit bir gelirinizin olduğu senaryolarda ise trader’lık yapmak ve yatırımcı olmak hem çok daha güvenli hem çok daha rahat hem de çok daha kolaydır (sabit bir gelirinizin olmadığı senaryoya kıyasla). Örneğin aylık 50.000 TL sabit bir geliriniz olduğunu düşünelim, tüm masraflarınızı çıkarttığınızda geriye 10.000 TL’nin kaldığını ve bunu yatırım/trade için ayırdığınızı farz edelim. Yani her ay riske edebileceğiniz (gitse bile üzülmeyeceğiniz) 10.000 TL’niz mevcut ve bu parayı kaybetseniz dahi temel ihtiyaçlarınızı karşılamanızı engelleyen herhangi bir risk bulunmamakta. Dolayısıyla önünüze çok daha berrak bir şekilde bakabilmektesiniz çünkü arka planda dikkat etmeniz gereken ekstra yükleriniz bulunmamakta.
İhtiyaçlar hiyerarşisi

İlgili önermeyi Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ile açıklayabiliriz. Maslow’a göre insanların “kendini gerçekleştirebilmesi” için öncesinde piramidin alt basamağındaki fiziksel ihtiyaçlar veya güvenlik ihtiyaçları gibi faktörleri aşması gerekmekte (Maslow tarafından “kendini gerçekleştirme” daha soyut bir bağlamda değerlendirilmiş fakat aynı mantaliteyi buraya da uyarlayabiliriz). Demek istediğim şu ki arka planda uğraşmanız gereken dertleriniz (kira, taksit ödemesi, beslenme giderleri vs.) bulunmadığı sürece hem işlemlerinizi ve yatırım kararlarınızı daha doğru bir şekilde alabilirsiniz hem de işlemi taşımaya ve kapatmaya yönelik zamanlamayı daha iyi yapabilirsiniz. Birçok kişinin hâlihazırda kârda olan işlemlerini taşımayı sürdürememesinin nedenlerinden birisinin de bu olduğunu düşünmekteyim fakat bu konuyu da bir başka yazımızda tartışabiliriz.
Maliyeti düşürerek yüzü rasyonaliteye çevirmek
Son zamanlarda marjin işlem almak yerine spot işlem almayı tercih ediyorum ve sabit bir gelirim de olduğu için spot işlemlerimi zararda dahi olsa taşımakta daha rahat hissettiğimi de vurgulamak istiyorum. Hiçbir zaman en dibi ya da en tepeyi tutturmak gibi bir gayem olmadı, orta ve uzun vadeli bir yatırımcı olduğumdan beri kademeli alım ve satım yapmayı alışkanlık edindim. Bu sayede de zararda olan işlemlerimde bile histerik davranmak yerine maliyetimi düşürerek rasyonel bir şekilde hareket edebiliyorum.
Yazıyı noktalamadan önce unutmayalım ki herkesin yolculuğu biricik ve kendisine özel. Her birimiz yatırımcı profili, risk algısı, portföy büyüklüğü, kişisel özellikler, psikolojik sağlamlık gibi birçok boyut açısından farklılaşmaktayız. Dolayısıyla ben bahsettiğim şeyleri deneyimledim diye siz de aynı yollardan geçmek zorunda değilsiniz. Trade/yatırım hayatına direkt tam zamanlı olarak başlayan ve başarılı olan kişiler de bulunmakta (sayıları çok çok az da olsa). Yine benzer şekilde kimileri için başka hiçbir alternatifinin olmaması büyük bir kamçılayıcı etki yaratabilmekte. Bu yüzden sizlerin de o kişilerden birisi olamayacağınızı iddia etmiyorum. Altını çizerek kendi deneyimlerimi ve sektördeki diğer kişilerin deneyimlerini psikolojik bir perspektifle destekleyerek anlattığımı ve temkinli olmanız gerektiğini tekrarlamak istiyorum. İstikrarlı bir şekilde büyümek için yaptığınız hataları fark etmeniz, dikkatli olmanız gereken noktaları önceden belirlemeniz ve proaktif yaklaşabilmeniz oldukça kritik.
Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.