Yükleniyor...

Trade süreçlerindeki bazı engeller ve yansımaları

Yazı serimizin beşinci bölümünde çevremizde olup bitenin trade ve yatırım süreçlerine etkisinden, süreç boyunca karşımıza çıkabilecek bazı engellerden ve dikkat edilmesi gerektiğini düşündüğüm bazı konulardan bahsedeceğim.

Yazı serimizin beşinci bölümünde çevremizde olup bitenin trade ve yatırım süreçlerine etkisinden, süreç boyunca karşımıza çıkabilecek bazı engellerden ve dikkat edilmesi gerektiğini düşündüğüm bazı konulardan bahsedeceğim.

Çevrenizde olan bitenin trade süreçlerine etkisini küçümsemeyin: Ekonomik, politik ve hukuki gelişmelerin yanı sıra bireysel hayatlarımızda yaşadığımız problemlerin yatırım ve trade kararlarımıza etkisi sandığımızdan çok daha fazla. Birçok firma küçülmeye gidiyor, maaşlar enflasyon karşısında eziliyor, bir de bunların üstüne kötü haberlerle daha da travmatize oluyoruz. Günümüzde neredeyse her gün büyük bir afete ya da kötü habere şahit oluyoruz. Tüm bunlar insanların kolay yoldan para kazanma isteğini ve daha çok risk almaya yönelik hislerini besliyor, ülkemizdeki birçok kişinin kendisini kurtarmanın veya çocuklarına daha iyi bir gelecek sunabilmek için zengin olabilmenin yollarını aramasına yol açıyor. Çok küçük yaşlardaki çocukların bile dolar kuru takip etmeye, yatırım yapmaya veya trade atmaya başladığını (benim gördüğüm en küçük çocuk 14 yaşındaydı) ya da insanların borçla veya krediyle işlem alarak hızlı bir şekilde kasasını büyütmeye çalıştığını görebiliyoruz. İhtiyaç duyulan ve kendisinin olmayan bir parayla işlem almaksa kişilerin daha dürtüsel ve duygusal yaklaşmasına, FOMO’ya daha çok kapılmasına, kumar oynar gibi trade atmasına ve sağdan soldan duyduğu tavsiyelerle işlemlere girmesine yol açıyor. Halbuki kişi, ihtiyaç duymadığı bir parayla işlem alsaydı bu noktada süreci çok daha sağlıklı yürütebileceğini söyleyebilirdik. Yatırdığı paranın kaybı kişinin gündelik hayatını ve yaşam kalitesini etkilemeyeceği için dürtüsel yaklaşmak yerine rasyonel kararlar almasını ve daha doğru kararlar almasını sağlayacaktır.

Başkalarının parasını almak

Başarısız oluyorsanız bile denemekten vazgeçmemelisiniz: Trader olmayı istiyorsanız bu yolculukta sizi birçok kayıp ve başarısızlık beklemektedir. Nasıl ki bir bebek yürümeyi öğrenene kadar defalarca kez düşüp tekrar kalkmaya çalışıyorsa siz de benzer şekilde ayağa tekrar kalkmaya, alışkanlıklarınızı sürdürmeye ve denemeye çalışmalısınız. Başarmaya çalıştığınız şeyin sayısız değişkenden (faiz kararları, savaşlar, sürü psikolojisi vs.) etkilenen bir sistemde başkalarının (bireysel yatırımcıların yanı sıra büyük kurumsal şirketler, bankalar ve hatta ülkeler vs.) parasını almaya çalışmak olduğunu ve bu sistemde yalnız olmadığınızı, sizler gibi başkalarının da sizin paranızı almaya çalıştığını unutmamalısınız. Üstelik bunu hem benzer yöntemlerle hem de benzer yollardan yapmaya çalışıyorsunuz. Sizi diğerlerinden farklı kılan (psikoloji ve risk yönetimi, sayısal verilere dayanmak, kendi sistemini oluşturmak vb.) bir özelliğiniz olduğu zaman asıl fark yaratan etmen ortaya çıkacak. Bunun kolay olacağını kimse iddia edemez. Kazanmak da kaybetmek de bu işin doğasında var ve her ikisi de aynı orana sahip.

Ayrıca trader olmaya çalışmak yıllardır süregelen birçok alışkanlığı terk etmeyi (hatta belki kendi mesleğinizi terk etmeyi), disiplinli ve sabırlı olmayı, yılmadan ve sıkılmadan saatlerce grafik başında olmayı ve daha nicesini içermektedir. Üstelik tüm bunları yapmaya çalışırken aynı zamanda sevdiklerinize ve kendinize zaman ayırmanız da gerekmektedir. Bu süreçlere ek olarak sıfırdan bir öğrenme sürecine girdiğinizi eklersek aslında içerisinde çok fazla yükü barındırmaktadır. Dolayısıyla yaptığınız şeyin zor olduğunu ve bir süreç gerektirdiğini kabul etmelisiniz. Farkındalık ve kabullenmenin, psikolojiye dair süreci (trade ile alakalı veya alakasız birçok farklı süreç de dahil olmak üzere) iyileştirmenin ve yönetebilmenin kilit noktalarından sadece ikisi olduğunu söyleyebilirim.

Sürekli işlemde olmanıza gerek yok: Sürekli işlemde olmaya dair bir yanılgıya sahipseniz bunu bir kenara bırakmayı öğrenmeniz gerekmekte. Sürekli işlemde olmak, daha çok kazanmak anlamına gelmemekte. Bazen fiyatın olgunlaşmasını, grafiklerin oturmasını ve hatta fiyatın belirlediğiniz hedeflere gelmesini beklemeyi öğrenmelisiniz. Aynı zamanda sürekli işlem almak istemenizin arka planında hangi ihtiyacın yattığını da sorgulamalısınız. Örneğin tam zamanlı bir trader olarak işlem almadığınız zamanlar sizde hangi duyguları çağrıştırıyor? Kendinizi işe yaramaz, tembel veya çalışmayan birisi gibi mi hissediyorsunuz? Aklınızdan hangi düşünceler geçiyor? Tıpkı sigarayı veya alkolü bırakan bir kişi gibi yoksunluk belirtileri gösteriyor musunuz?

Sürekli işlemde olmak yerine, boş zamanlarınızda psikoloji ve finans bilginizi güçlendirmek adına kitap okumaya sarılabilir, sevdiklerinize zaman ayırabilir, spor gibi aktivitelere yönelebilirsiniz. Başarılı bir trader olmanın yolu yalnızca grafik incelemekten geçmemekte. Hatta başarılı bir insan olmanın yolu da yalnızca çalışmaktan ibaret değildir. İyi ilişkilerle çevrili, mutlu ve zengin bir hayata sahipseniz başarının merdivenlerini çok daha kolay tırmanabilirsiniz.

Sermayeniz büyüdükçe riski düşürmeyi öğrenmek zorundasınız: Ne kadar çok para kazanırsanız kasanız da o kadar büyüyecektir fakat bunun bir sınırının olmadığını fark etmek zorundasınız. Sürekli kazançlı işlemler aldığınızı düşünelim. Arka arkaya on, yirmi veya otuz işlemi de başarılı bir şekilde tamamladınız; kasanızı belki ikiye, üçe veya beşe katladınız. Peki ne zaman duracaksınız? İçeride bıraktığınız her paranın aslında sizin değil marketin parası olduğunu, işlem aldığınız bakiyenin büyüdükçe kayıp oranınızın da benzer oranda büyüdüğünü unutmamalısınız. Basit bir senaryoyla somutlaştıracak olursak normal şartlar altında her işlem için 100 dolarınızı riske ettiğinizi düşünelim. Kasanız büyüdükçe bir süre sonra risk eşiğinizi artırarak 200 dolarınızı riske etmeye başlarsınız. Böylece normal şartlar altında iki işlem için riske ettiğiniz parayı tek işlemde kaybetmeye başlarsınız. Bunun arka arkaya tekrarlanması durumunda ise bakiyeniz eski haline dönmekle kalmaz, risk eşiğiniz yükseldiği için eski alışkanlığınızı bırakıp 200 dolarlık kaybı normalleştirmeye başlarsınız. Bu noktada risk eşiğinizi kontrol edebilmek için zaman zaman aralar vermek ve kârlarınızı realize etmek mantıklı bir strateji olacaktır. Ne zaman durmanız gerektiğini önceden belirleyebilir (örneğin “Bakiyemi ikiye katlayınca ana paramı çekip iki gün ara vereceğim” gibi) ve planınızı uygulayabilirsiniz.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.