Yükleniyor...

Komplo ve Tohumlar

Kapitalizm tarlalarına yarım asır rüzgar eken aktörler 2020 yılına devasa bir fırtına hasatı bıraktı dünya halklarına, gerçi bizler fırtına beklerken resmen kasırgaların ortasınada kalakaldık.

Komplo ve Tohumlar

Kapitalizm tarlalarına yarım asır rüzgar eken aktörler 2020 yılına devasa bir fırtına hasatı bıraktı dünya halklarına, gerçi bizler fırtına beklerken resmen kasırgaların ortasınada kalakaldık. Her geçen gün eskiden anomali sayılabilecek olaylara denk geliyoruz çoğu alanda. Kasırgalar dönemlerinde hissedilen belirsizlik duygusu ve kaygı çoğumuzu komploların kucağına itiyor. Bu konuda İngiliz psikolog Patrick Leman; “Tuhaf bir şekilde bazı komplo teorileri olayları, insanların güvenlik ve öngörülebilirlik ihtiyacını tatmin edecek şekilde açıklıyor. İnsanları en fazla rahatsız eden şey belirsizlik ve geleceğin tahmin edilememesidir” diyor. Sonuçta da virüsün hangi laboratuvarda imal edildiği, dijital paralar, çipler vb. gelişmeler mantık kurgusunu fevkalade şekilde örmüş komplo teorilerini önümüze yığıyor. Bu arada araştırmalara göre gelir, eğitim düzeyi ve komplo teorilerine inanma arasında da güçlü bir bağ var, günümüzün fakirleşen ve giderek cahilleşen dünyasında kompo teorilerinin geniş kitleler tarafından kabul görmesi de sanırım bu yüzden. Yalnız komplo teorilerinin bir tehlikesi var, o da belirsizlik duygusunu komplolarla bir düzene koyup beynini sekinleştiren insanlar kendilerine konforlu bir alan yaratsa da, bu sefer de teorilerle yarattığı dünyanın güçlü aktörleri karşısında acziyet ve güçsüzlük hisleriyle dolduruyor kendisini. Bu durum bilin bakalım kimlerin işine yarıyor? Tabii ki her zaman bizlerin iyiliğini isteyen politikacıların! Acziyet hisleriyle dolan insanlar yarattıkları devasa canavarlar karşısında politik katılım arzularını kendi kendine baltalıyorlar aslında. Son olarak bu konuyla şunu da eklemekte fayda var ekonomi, politika, sosyoloji, psikoloji, finans, matematik, fizik veya bilimin bir dalında hiçbir şey bilmeden bile karmaşık durumları komplolar o kadar güzel izah edebiliyor ki insanlar; zihinlere huzur verici konforlu bir yatak hazırlıyor sonrası rüyalar, masallar, mışıl mışıl uykular diyor materyalist evrene geçiş yapıyorum.

Son yıllarda popüler olan Blockchain ve Dijital Para teknolojileri esasında 1970’lerde tohumları atılan pek çok teknolojinin puzzle gibi birleşerek yeni bir desen oluşturmasına benzetiyorum. Yani hiçbir teknoloji durduk yere tasarlanıp, ilham gelince ortaya çıkmıyor veyahut krizler patlak verince birileri panikle düğmeye basıp, aman sistem çöktü yenisini bir anda kuralım diye gündemine almıyor. Olan şey daha önce dizayn edilmiş sistemlerin güncellenmesi veya yeni versiyonlara yükseltilmesi. Blockchain konusunun tarihi arkaplanı zaten çokça yazıldı çizildi, o yüzden bu konuya girmiyorum. Biz CBDC’nin prototiplerine dönelim biraz bugünü daha iyi anlamak adına. İlk olarak karşımıza 1970 yılında Amerikan Merkez Bankası FED tarafından kullanılmaya başlanan bankalar, özel kuruluşlar ve devlet kurumları arası günlük trilyonlarca Dolar paranın işlendiği ve içerisinde kredili mevduat sistemi içeren elektronik fon transfer sistemi Fedwire çıkıyor. Fedwire işlemleri anında gerçekleşir ayrıca nihai ve geri alınamaz özellik taşır. Tanıdık geldi mi? Bir zamanların en doğru ve güvenilir ödeme yöntemi yani günümüzün blockchain’i özelliklerine haiz. FED’in açıklamalarına göre 2008 yılında Fedwire üzerinde 7,300 taraf işlem yaptı. Fedwire ilk başlarda ücretsiz hizmet verse de 1980’den sonra alıcı ve gönderenden ayrı ayrı komisyonlar almaya başlamıştır. (zaten dünyanın çivisinin çıktığı ve ürettiğinden daha fazla borçlanmaya başladığı yıllardır 1980’ler) Fedwire’dan sonra gelişmiş ekonomiler tarafların yükümlülüklerini yerine getirmeme riskine karşılık kendi RTGS (Real Time Gross Settlements) yani gerçek zamanlı geniş çaplı elektronik fon transferi sistemlerini geliştirdi. 2006 yılına kadar 93 ülkede RTGS sistemi mevcuttu ancak RTGS sistemi kredi risklerini azaltsa da yüksek likidite maliyetleri oluşturdu. Bu sistem likidite taleplerinin artmasına yol açtı ve 2006’dan sonraki yıllarda LSM (Liquidity Saving Mechanism) likidite koruma sistemleri RTGS sistemlerinin yanında geliştirildi. Son on yılda ise merkez bankaları fon transferleri blockchain teknolojinin doğasına uygun olarak, ödemelerin anlık gerçekleştiği ve “atomic” diye tabir edilen senaryoya göre bir varlığın transferinin diğer varlığa bağlı olduğu durumları hayata geçirecek CBDC projeleri üzerinde çalışmaya başladılar. Şu ana kadar yürütülen CBDC proje fazlarında sınır ötesi ödeme sistemleri, atomic teslim ve ödeme sistemi, daha kompleks ödeme iş akışları sistemleri kurgulandı. Eski sisteme göre daha etkin ve çok katmandan tarafı da dahil eden sistemler bulunuyor. Yani menkul kıymet borsaları, sigorta kuruluşları ve diğer finansal kuruluşlar da bu sistemle işbirliği halinde çalışması için kurgulanıyor.

Şu ana kadar büyük çapta CBDC kurgularından bahsettik yani bazı modüller bazında CBDC’ye kısmen geçmiş ülkeler bunu arka planda halihazirda hayata geçirdi ancak işin bir de perakende CBDC tarafı var ki merkez bankaları tarafında suyun yüzeyine henüz çıkmayan bir taraf bu. Ancak alternatif olarak şirketlere bağlı ödeme uygulamaları kısmen hayatımıza geçti aynı zamanda, Bitcoin’i de bu alternatif kurgu içerisinde sayabiliriz. Farklı kayıt defterleri üzerinde aslında hayat geçen sistemlerle ödeme yapabiliyoruz küresel çapta.

CBDC yaklaşımlarına bakacak olursak sadece tek bir yaklaşım yok. BIS (Bank for International Settlements) CBDC’ye yaklaşımları üç kategoride toplamakta birincisi hibrit yani basitçe merkez bankalarılarının özel sektör ödeme kanalları ile ağlar oluşturduğu ve farklı kayıt defterleri ile bağlantılı olduğu sistemler, bu sistemlerde merkez bankaları sorumluluğu özel kuruluşlarla paylaşmaktadır. İkinci yaklaşımda dolaylı CBDC denilen basitçe açıklarsak merkez bankasının çıkarmadığı ancak merkez bankasının desteklediği kuruluşların çıkartacağı stabil kriptoparalar veya dijital varlıklardan söz edebiliriz. Üçüncü yaklaşım ise direkt CBDC olarak tanımlanabilecek ve merkez bankasının perakende kullanıcılara ulaştıracağı sistemdir. Avrupa’da bununla ilgili bazı PoC yani konsept çalışmalar tamamlanmıştır.

Sonuç olarak bazı konseptler ve bazı modüllerle ilgili çalışmalar tamamlanmış durumda. Blockchain ile gerçekleşecek yeni verisyon CBDC sistemleri tokenize edilmiş varlık ekosistemini, atomic teslim ve ödeme şekillerini, kompleks ödeme akışlarını, P2P transferleri, merkezi olmayan velayeti, birlikte çalışabilir ve programlanabilir parayı ve güvenlik katmanlarını içermektedir. Dijital saklama ve varlık transferleri esas ele aldığı konulardır. Bu arada Libra 2.0’ın da yukarıdaki bahsettiğimiz bağlamda kendini güncellediğini ve bir merkez bankası iddası olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Yeni düzen kendi bünyesine blockchaini katıp farklı pek çok zincirle işbirliği, ölçeklemeyi, güvenlik, gizlilik ve pek çok önemli katmanı ayrı titizlikte dizayn etmek zorunda. Çağımız daha kompleks ve girift sistemler dizaynına ihtiyaç duyuyor. Özetle eskinin bazı sunuculara bağlı çalışan uygulamalarının ötesinde sistemlerden bahsediyorsak bu sistemler zaten temellerini yarım asır önce attı ve kısmi bölümlerini güncelledi, kısmi bölümleri de güncellenmeye ve geliştirilmeye devam ediyor. Çağımızı ve yeni sistemleri bu şekilde algılamamızın daha faydalı olduğunu düşünüyorum.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.


ck x banner
ck youtube banner